4. ve 37. program arasındaki süreçte, Toprak Ana programı destekçileri olan "Istanbul'a organik ürün sağlayan çiftçiler, temsilcileri, destekçileri..."

Istanbul'a gelen organik ürünlerin halen büyük bölümünün halk ile buluşturulduğu '% 100 Ekolojik Halk Pazarı' projesini hayata geçiren Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği ve Şişli Belediyesi'ne teşekkür ediyoruz.

Çiftçilerimiz ve onların destekçileri olan Melis, Erkan, Saim, Tolgay, Tunç ve Yusuf'a da teşekkürlerimizi sunuyoruz.

11 Şubat 2008 Pazartesi

Veli Avcu


Mantarella markası ile ekolojik sertifikalı farklı mantar türlerinin üreticisiyim. Şişli Belediyesi'nin Buğday Derneği ile açmış olduğu bu ekolojik ürün pazarı gerçekten mükemmel. Ülke için, Türkiyemiz için olması gereken en önemli konulardan biri buydu. Bunun gibi daha birçok pazara ihtiyacımız var. Yıllardır konvansiyonel tarımla, pestisitlerle kirlendik. Topraklarımız kirletildi. İnsanlarımız sakat kaldı. Avrupalı bugün kat kat fazla bedel ödeyip nasıl ekolojik ürüne döndüyse, bizim insanımız da bu ürünleri hak ediyor. Dolayısıyla biz teknik adamlar üretmeliyiz, ürettirmeliyiz. Ülkemizin büyük bölümü hala yoğun pestisitle tanışmadı; ağır metal içeren ilaçlarla, diğer gübrelerle kirletilmedi. Bu fırsatları üreticiler ve tüketiciler bazında çok iyi değerlendirmek lazım. Ne gerekiyor? Kıvılcım gerekiyor. Ben onu burada gördüm. İnsanlar 1994-95’lerden beri kendilerini organik tarıma adamışlar; bir şeyler yapmak istiyorlar. Her birinin ayrı bir heyecanı var, bir hikayesi var. “Başaracağım” diyor. O zirai mücadele ilacını, o gübreyi kullanmadan üretmiş ve insanlar heyecanla gelip alıyorlar. İnsanların gözündeki ışığı burada görebiliyoruz. Hamile kadınlar geliyor, çocuklu anneler geliyor, sadece bu ürünlerle beslemek için… Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.

25 Kasım 2007 Pazar

Adnan Işık


Şişli Organik Pazarı’nda, “Yaşam Ekolojik” ürünlerinin temsilciğini yapıyorum. Organik ürünleri halkımıza doğru tanıtmaya çalışıyoruz. İnsanlar bu ürünlerin pahalı olduğunu düşünüyorlar ancak bunun burada geçerli olmadığını halkımıza izah ediyoruz. Pazar dışında, Kuzguncuk’daki dükkanımızda faaliyet gösteriyoruz. Bir de organik manav çalışmamız olacak. Bizim faaliyetimizin genel olarak bir bilgilendirme olduğunu düşünüyorum. Bunun neticesinde, bu ürünlere ilginin artacağını ümit ediyorum.

Bahri Artuğ


Organik pazarda organik çay ocağını işleten vatandaşım. Organiğin, gerçekten organik olduğuna inanç sağlıyorum. Lezzet bakımından, tazelik bakımından, vitamin bakımından çok farklılar. Pazarımızla çok büyük bir hizmet veriyoruz. Doğa için, sağlıklı beslenme için, insanların mutluluğu için bu birliktelikten ben anlatamayacağım kadar çok mutluyum. Bir başka mutluluğum ise, memleketimiz olan Kastamonu'nda, bu organik pazar sayesinde babamın ekolojik tarıma başlayacak olması...

Berin Ertürk


Adapazarı’nın Maksudiye köyünde sebze ve meyve yetiştiriyorum. Karışık sebze üretiyorum; mevsim sebzeleri… Meyve olarak elma ve ayva var. Toprağımda, kendi tavuk gübremi, ürettiğim kompostu ve dışardan doğal beslendiğini bildiğim hayvan gübrelerini kullanıyorum. Niçin Ekolojik tarım sorusuna yanıtım doğrusu o olduğu içindir. Doğrusunun o olduğunu biliyorsak, yanlışını yapamayız, değil mi? Gelecekte tamamıyla ekolojik tarıma dönmek zorunda dünya. Ve olacak bu bir gün, mutlaka olacak. Ekolojik tarımda talep var, ancak mekanizmaları daha tam kuramadık. Taleple arzı bir araya getiremedik, o da zamanla olacak.

Cemil Ataman


Elta Tarım İşletmesi adına buradayım. Gökçeada’dan katılan bir firmayız. Pazarın ilk kuruluşundan beri geliyoruz. Firmamız açısından, Türkiye’ye yayılma açısından bütün çıkış noktamız pazar oldu. Gökçeada’nın bir ulaşım problemi var ama biz buraya geldikten sonra, birçok firma ile tanıştık. İlişkilerimiz geliştirdik. Şimdi Türkiye’nin her bir ucuna ürün gönderir hale geldik. Tabi miktar olarak çok kısıtlı olsa da, en azından tanışma ortamını bu pazarda bulduk. Satışlarımız ilk güne göre, bugün çok daha iyi durumlarda. Ama bu tip pazarların birkaç tane daha olması lazım. Eğer, buradaki diğer üreticilerle bu kadar uzak yoldan kalkıp geliyorsak, bu iki veya üç pazar olsa insanların vermiş olduğu emeğe de değer diye düşünüyorum. Biz de kendimizi çok geliştirdik. Ürün sayımı çoğalttık. Kalitemizi yükselttik. Beyaz peynire köy peyniri ekledik. Süzme yoğurt, yoğurt, tereyağ…Hepsi baskılı vakum paketlerde. Bunları niçin yaptık? Pazarın getirmiş olduğu talepler doğrultusunda bunu yaptık. Artık ihtiyacımız olan tek şey insanların ilgisi.

Emel Masatoğlu


Has Organik olarak, organik tarıma 4 yıl önce başladım. Ancak hedefimi büyük koydum ve bu yıl 200 dönüm üretime ulaşıyorum. Arpa, yulaf, buğday ve her tür sebze üretiyorum. Ekolojiye büyük önem veriyorum. Kendim için, torunum için, gelecek nesiller için önem veriyorum. Örneğin sürümde at kullanırım. Traktör toprağı ezer, egzosu zararlı gazlar çıkarır; niye kullanayım ki traktör? Şimdi köylüler çiftçiliği unutmaya başlamış. Yeşil gübreleme bilmiyorlar; geleneksel üretim metodları unutuluyor. Hayvan gübresi ile uğraşmak istemiyorlar, birçoğu zehirli kimyevi gübre kullanıyorlar, ot ilacı kullanıyorlar. Benim ot ilacı, kimyasal gübre kullanmadan üretim yapmama çok şaşırıyorlar ve ilgiyle izliyorlar. Bazen "senin tarlaların, o yüzden üretebiliyorsun" dediklerinde, ben "ne münasebet, ben sizden de çok ekiyorum. Yazın da ekiyorum kışın da ekiyorum. Yazın fasulye ekiyorum, kışın o fasulyenin yerine pırasa ekiyorum".

Organik pazar çok önemli. Organik üretim ile uğraşan çiftçinin direkt son müşteri ile bulaşabildiği tek yer organik pazarlar olabilir. Öte yandan toptan satışlar da bir imkan ama, pazarların yerini tutamaz. Bu pazarın açılması dolayısıyla Şişli Belediye Başkanına ve Buğday Derneği çalışanlarına çok teşekkür ediyorum. Bursa’da Nilüfer Belediyesine de çok teşekkür ediyorum. Ancak, daha fazla pazara ihtiyaç var. Yeni pazarların açılması konusunda diğer belediye başkanlarından da duyarlılık bekliyoruz. Türkiye’de organik üretimin artması bu pazar yerlerine bağlıdır.

Erol Çiftçi


Organik tarımla ilgileniyoruz. Şişli Organik Pazarı’nda farklı zeytin ve bal türleri satıyorum. Organik tarımın bir yerlere gelebilmesi için daha çok ilgi istiyoruz, daha çok yardım istiyoruz.

Esin Kaygusuz


Esin Kaygusuz, Toprak Ana #4 programına konuk olarak katılmıştır. Program kaydını dinleyebilirsiniz: http://toprakana-radyo.blogspot.com/

İlhan Koçulu


İlhan Koçulu, Toprak Ana #5 programına konuk olarak katılmıştır. Program kaydını dinleyebilirsiniz: http://toprakana-radyo.blogspot.com/

Mehmet Gökmen


Feriköy Ekolojik Halk Pazarı’nda üretici temsilciliği yapıyorum. Ekolojik yaşam içinde, Anadolu’da küçük ve orta ölçekte üretim yapan üreticileri desteklemek istiyorum. Malum, şu andaki tarım politikalarından dolayı çiftçiler çok büyük zarar görüyorlar; istihdam ve gelir kaybına uğruyorlar. Ben bu işi akademik olarak da yapıyorum. Yüksek lisans için, ‘kırsal kalkınma’ konusunda tez yazıyorum. Bu iş sadece ekolojik ürünler üretip, satıp çok para kazanmak işi değil. Bu iş bir ekolojik yaşam tarzı meselesi. Bunun felsefesini de paylaşan, bunun bilincindeki çiftçilerle Anadolu için çok güzel şeyler yapılabileceğine inanıyoruz. Buna dönüşen projeler üretip, ona göre yaşamayı hayal ediyoruz.

Nazmi Ilıcalı


Nazmi Ilıcalı, Toprak Ana #5 programına konuk olarak katılmıştır. Program kaydını dinleyebilirsiniz: http://toprakana-radyo.blogspot.com/

Nurperi Sancak


Emekli avukatım. Göynük, Nergis Çiftlik ve Bağ Evi’ndeyim. Üreticiyim, çiftçiyim. Artık “çiftçiyim” demek hoşuma gidiyor. İyi bir çiftçi olabilmek için uğraşıyorum. Göynük Istanbul’a 3 saat mesafede, yüksek bir yer. 700 yıllık tarihi bir kasaba. Göynük genel olarak ekolojisi bozulmamış bir yer ama son 30 yıldır süregelen tavukçuluk bölgede ekolojik olarak önemli tahribat oluşturmuş. Bulunduğum vadi oldukça temiz ve burayı diğer çiftçilerle, köylülerle de birlikte koruyup, kollarız diye uğraşıyorum. Benim çiftçilik anlayışım, yerellik, çeşitlilik, toprağın gücüne inananarak, belli bir alanda çok şey üreterek, köylülerle toprak bilgilerini kullanarak, kendi yaşadığım şehre Istanbul’a ürettiklerimi getirip, paylaşmak. Diğer köylülerimin neler yapıp yapamadığını gözlemlemek. Tavukçuluğun oradaki geri dönüşünü nasıl yok edebiliriz, nasıl bir noktada durdurabiliriz diye düşündüm bir şey çiftçilik. Dağdan gelen sularla, geleneksel kanallarla sulama yapıyorum. Ama su, yüksek köylerde bile sorun olmaya başladı. Su olmayan yerde tavukçuluk olmaz, hayat olmaz. Tankerlerle su taşıyarak bu iş olmaz. Olması gereken kendi kendimize yeter hale gelebilmek. Kendi hayvan gübre sorunuma karşılık keçi aldım. Kıl keçisi, maltız keçisi ve Saanen keçisi aldım. Toplam 45 keçim var. Bana muhteşem şekilde süt veriyorlar; hiçbir yükleri yok. Çok kişilikli hayvanlar. Peynir ve yoğurt da yapıyorum. Artık bol gübrem de var. Bundan muhteşem ne olabilir? Yeni bir ağıl yapıyorum. 30 dönüme yakın bir yerdeyim. Keçi, gübre, su, kavaklarımız var, toprağımızı ekiyoruz… Köylülerimizle birlikte çalışıyoruz. Ben bir köyle birlikte yaşıyorum. Şimdi de organik tavuk yetiştirmeyi düşünüyorum. Bakalım…

Okan Sevinç


Pazar olmazsa ekolojik tarımın önü kapanır. Bu pazarların sayısı artarsa, Türkiye’de ekolojik tarım artar, ekolojik ürün artar, ve ekolojik ürüne güven artar. Bu pazarlar olmazsa, bu pazar devam etmezse, Türkiye’de ekolojik tarım diye bir şey kalmaz. Bu iş tamamen büyük şirketlerin tekelinde kalırsa, o zaman sadece lüks mağazalarda, zincir marketlerde satılır. O yerlere gidecek insan sayısı da bellidir; o sayısının üzerine çıkmaz. Çıkmadığı zaman, üretim miktarı da belli bir seviyede kalacak. Hep belli bir seyirde devam edecek. Belli bir zaman sonra, bunu üretene de gına gelecek; üretmeyecek. Alıp satana da gına gelecek, o da satmayacak. Çünkü herkes şimdi Don Kişot’luk yapıyor. Kimsenin para kazandığını söyleyemeyiz. Bu ne zaman ki bütün halk kitlesine yayılır, sürüm artar, insanlar üretimi arttırır; kapasiteyi arttırır, maliyetler düşer. Maliyetler düşünce de bütün herkesin alması olanak haline gelir. Herkes de almaya başladığı zaman, ekolojik ürün patlaması olur.

Şaban Burhan


(Şaban Burhan yorumlarını önümüzdeki günlerde iletecektir.)

Şahmurat Aslan


Şişli Organik Pazarı’nda elma, pul biber, organik elma sirkesi, organik üzüm sirkesi gibi ürünler satıyorum. Organik tarım benim için vatanı sevmekle alakalı bir şey. Gerçekten bu toprağı seven insanın, organik tarımı sevmesi, buna sahip çıkması gerekiyor. Başka da söyleyecek bir şeyim yoktur bu konuda.

Şeref Şen


Ambar Ekolojik ürünler firmasında yetkiliyim. Organik ürünlerle ilgili çok iyi bir potansiyele sahibiz. İlerde daha da iyi olacak. Pazarların artmasını içtenlikle istiyoruz. Ama sağlıklı bir şekilde artmasını; altyapının güzel bir şekilde düzenlenip, üretimin güzel bir seviyeyi gelmesinden sonra pazarların artmasını düşünmek gerekiyor. 10-12 yıldır yapılan üretim, son 2 yıldır bir ivme gösterdi. Bundan sonra daha da güzel olacak. Türkiye’de oturmuş bir organik üretim ve tanıtımımız yok. Güzel bir birlikten çok güzel şeyler doğar. Bu bir kooperatif olabilir, dernek olabilir, örgütlenme olabilir. Bireysel olarak başarmak çok güç, bu her işte böyle. Birlik şart. Temiz kalplerle yapılacak her şey güzeldir.

Vehbi Ersöz


Şimdi bu röportajda görünen şahıs borçludur diye mi ifşa edeceksiniz? Ne yapacaksınız? :)
Afyon’da ekolojik ürün üretiyorum. Buraya geliyorum, Istanbul’a. Ekolojik Tarım ile ilgili, Buğday Dergisi ilanlarına baktığın zaman, ilk dönemde, diyelim 10 yıl önce, 10 dükkan görüyordun. Sonra, bu Şişli Pazarı açılmadan öncesindeki sayılarına bakın. O zaman, 3 veya 4 tane dükkan kaldı. Ama şu son sayılarına baktığınız aman, bu sayı 10-15’e çıktı. Bunun sebebi de, bu taze ürünlerin bu dükkanları döndürmesi. Çünkü, tüketici sadece ekolojik incirdir, üzümdür, fındıktır; o tür kuru ürünlerle değil, bunun yanında taze meyve – sebze de istiyor. Ve bu dükkanlar, bu ürünlerini Şişli’deki ekolojik pazaryerinden temin ettikleri için, daha doğrusu ürün bulabildikleri için bu dükkanlar da çalışmaya başladı. Bunlar birbirini tetikleyen şeyler. Bunun yanında, bir sürü kutu (evlere paketlenmiş haftalık ürün dağıtımı) projeleri sürüyor. Pazaryerine gelen üreticilerle, bu işleri yapmak isteyen tüccarlar bir araya geliyor. Eğer Şişli’deki gibi, Istanbul’da veya diğer şehirlerde de 4-5 tane daha pazaryeri olduğu zaman, Türkiye’de düşünüyorum ki daha fazla ekolojik üretim olur. Çünkü burada fazla bir talep olmadığı zaman, üretim de o kadar olur. Ama talep olursa, daha çok pazar olursa, daha çok üretim olur. Ekolojik tarım, küçük çiftçilik için çok iyi bir fırsattır. Ekolojik tarım dediğiniz zaman, belirli bir bilgi birikimini gerektiriyor. Daha doğrusu büyük şirketler olmayan bir şey var. Büyük şirketlerde para vardır; arazisi, teknoloji ve bir sürü imkan vardır. Ama yılların bilgisi olan, çiftçilik bilgisi maalesef yok. Tarla, bir işyeri gibi değildir. Tamamen doğa olayları ile ilgili bir şey. Yağmur yağdığında, rüzgar estiğinde bir çiftçi ne yapacağını bilir. Bu tür bilgiler, mesai ile falan yapılacak işler değil. Bu bilgiler ‘küçük çiftçiler’ dediğimiz kesimde. Eğer bu küçük çiftçileri bitiren veya topraktan politikalar uygulandığı takdirde, ilerde tarım açısından birçok şey riske girecektir. Baktığınız zaman büyük endüstriyel tarım ekolojik tarıma çare olamaz. Küçük çiftçilerde olan bilgi, deneyim, yetenek bu işe katıldığı oranda bu üretim sürüyor. Mesela, bir ayağı köyde olan, ama şehirde yaşayan insanlar bile, mesela bir salçasını fabrikasyon yapılmış tercih etmez. Her şeye ‘hijyen’ bakanların aksine, o, ‘hijyen olmayan’, elleriyle yapılmış, - işte, endüstriyel tarımda veya endüstriyel üretimde derler ki ‘el değmeden hazırlanmış’, köyde ise ‘el değerek’, el yapımı olarak o salçalar yapılır. Ve insanlar da bu salçaları tercih eder. Tercih etmelerinin sebebi, endüstriyel üretimde, birçok ürünün vitaminleri ölür. Vitaminleri ölüncede, bu lezzet bulunmaz. Ama ‘el yapımı’ olan ürünlerde birçok lezzeti, kokuyu hissedebilirsiniz. Basit bir örnek ama, insanların gıda ürünlerine bakış açısındaki farkı anlatıyor.